Türkiye uçurumun kenarından döndü. 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan en uzun gece. Hainlerin ihanetiyle başlayan gece, kahramanların destanıyla biten güneşin doğduğu en uzun Temmuz gecesi. Ümmetin son sığınağı, mü’minlerin kalesi ülkem haşereler tarafından ele geçirilmeye çalışıldı.
Peki, şimdi ne yapacağız?
Bu haşerelerden biran önce kurtulacağız. Bu millet içindeki haşereleri temizlediği, habis urları yok ettiği gün, batının hiçbir gücü bu milletle başa çıkamayacaktır. Kültürde, edebiyatta, bilimde, teknolojide, sanayide, tarımda eminim ki, en başta olacağız.
Osmanlı’nın son dönemde ortaya çıkan haşereler bu ümmeti bir yüzyıldan fazladır sürekli kemiriyor. İttihat ve Terakki Fitnesi ile başlayan bu ihanet şebekeleri bizleri sürekli dünyanın gerisinde bıraktı. Bu fitne hareketi o gün, bugün devam etti.
Bu darbe girişimi bize göstermiştir ki, vatansız darbecilerin, habis bir kanser hücresi gibi ülkenin bütün birimlerine sızıp, orada sağlıklı hücreleri geçecek kadar yoğunluk kazanmışlar. Bu yoğunluk onların gözleri öyle döndürmüştü ki, kanla, gözyaşı ile ülkeyi ele geçirme düşüncesine sevk etmiş ve harekete geçmişlerdi.
Oysa bilmedikleri bir nokta vardı, o da Başkomutanını, vatanını seven vatan evlatlarının varlığıydı. Bilinmelidir ki, göğsü imanla dolu, vatan millet sevdalısı milletle kimse baş edemez, yeter ki bir olalım, iri olalım, diri olalım. Öyle de oldu. Bu millet bir beden gibi kenetlendi ve doğruldu.
Aydınlık bir sabah bu ülkeyi bekliyor. Bir diriliş bizi bekliyor. Allah (c.c.) bu milleti, ümmetin mazlumlarının, mağdurlarının ümidi olan İslam’ın bu son ordusunu hep muzaffer eylesin.
Vatan nöbetimiz bir dönemlik değil ölünceye kadar sürecek.
Harun UYSAL
Destanını yapmış, kasideye kanmış.
Bir el ki; ahretten uzanmış,
Edeple gelip birer birer öpsün diye fâniler!
Öpelim temizse dudaklarımız,
Fakat basmasın toprağa temiz değilse ayaklarımız.
Rüzgarını kesmesin gövdeler
Sesinden yüksek çıkmasın nutuklar, kasîdeler.
Arif Nihat Asya
|